Bekliyoruz

Bekliyoruz

Gözlerimiz ufukta bir şafak emaresi bekliyoruz yıllardır…

Her belirtiyi, her ışığı gerçek şafak şimdi diye umutla izliyoruz…

En son ekranlara Yusuf Pekmezci Ağabey’in elleri kelepçeli, zorlukla bir bastona dayanarak yürüyen görüntüleri yansıdı. Kahroldum, üzüldüm, böylesi bir hayırsevere, ömrünü insanlığa adayan bir dev adama yapılan kötü muameleden ve bunu O güzel insana reva görenlerden bir kez daha utanç duydum. Onların yaptıkları zulümlerden utanç duymamalarından da ayrıca utanç duydum. Ne hissizlik, ne talihsizlik…

Ne görüntüler gördü bu gözler; Meriç’te hayatını kaybeden yavrular, işkencede can verenler, ilaçları verilmeyip ölüme terkedilenler, tedavi olacak çocuğundan annesini ayıranlar, diyar diyar sürgün yaşayanlar, evladı hapiste diye hakkını arayan Melek Anne’lere reva görülenler, hasetle vergi rekortmeni insanlara her tür cefayı yapanlar, işsiz bırakılan, evine ekmek götüremeyen insanlar, ve yürek yakan neler, neler…

Evet bekliyoruz ve bir ömür boyu da Hakk’ ın kapısında beklemeye devam edeceğiz, ne bekliyorsak O’ndan bekleyeceğiz, kula minnet etmeden, herşeyi hakiki sahibinden o şafağı bekleyeceğiz.
Beklerken de bu zulümleri tüm dünyaya duyurma adına, mağdurlarımıza sahip çıkma adına imkanımız ne ise onu yapmaya devam edeceğiz. Ümitsizlik yok, kullardan minnet yok!
Hak yolunun cilvelerinde kahır ve lütuf iç içedir. Ne olur Ya Rab bizleri daha fazla bekletme…

 

Scroll to Top