
Nereden başlasam bilemiyorum? Kalabalıklar içindeki yapayalnız Hocaefendi’den mi başlasam? Meriç’te ya da Ege’de can evlatları boğulan, yetmiyor gibi sonra da hapishaneye atılan KHK mağduru ananın yürek yakan dramından mı başlasam? Ailesine kavuşamayan, abisi, ablası hapishanede olan bir zamanların kudretli abi’sinin çaresizliğini mi yazsam? Hiçbir şey olmamış gibi hala iktidar kavgası veren akıllanmazları mı anlatsam? Kendini tenkite kilitlemiş talihsizlere mi acısam? Altmış beş yaşında yurtdışında yaşamak zorunda kalan uzman doktorun bu yaştan sonra üç beş yılda tekrar dil öğrenip çalışma izni alıp, nasıl asistan olarak tekrar göreve başlarım diyen feryadına mı ağlasam? Milyon dolarlara hükmeden iş adamının Uber ve Amazon kargo yapıyorum, on sekiz saat çalışıyorum halimize şükür, çocuklar on sekiz ay şişme yatakta yattılar diyen samimi itiraflarına mı şaşırsam? Muavenet diye üç beş lira daha toplayıp Türkiye veya komşuya gönderip bir mağdurun derdini çözemez miyim diye çırpınan samimi insanlardan mı bahsetsem? Aylardır hücre hapsinde olan masum insanların ahvali nicedir diye yürekleri mi yoklasam? Aileme kavuşayım diye insan kaçakçılarının eline düşenleri mi yazsam? Haydutların kaçırmaya çalıştığı ama ellerinden kurtulan yiğit oğlu yiğitlerin hala ben o ülkede hizmet ediyorum, kalacaktım, bu eşkıyalar yüzünden çıktım diyerek dert yanmasına mı hayran olsam? Liste uzayıp gidiyor ama benim takatim kalmadı…